185 - Muhammed ile bile Mi'râc'a çıkan benem

122 - Hak'dan haber geldi yine kullar yarag itsün dimiş


1 Hak'dan haber geldi yine kullar yarag itsün dimiş
Dirilüben evliyâdan bir el-etek dutsun dimiş

2 Yakındur işümün ucı azupdur müftî vü hâcı
Göreyin diyen Mi'râc'ı miskînligin dutsun dimiş

3 Fânî dünyeden geçerüz bâkî mülkine göçerüz
Armagan gerekdür dosta yüklü yükin dutsun dimiş

4 Bâkî degüldür bu sarây evvel-âhir anda varur
Bunda yarak itmeyenler ol evi unutsun dimiş

5 Ben severin şol kulumı yoksul ola sabreyleye
Benden ana yol eyledüm Mi'râc'uma gitsün dimiş

6 Şol kahırla kazananlar güle güle yidürenler
Götürdüm perdelerini dîdâruma baksun dimiş

7 Her bir kişi dosta vara armaganın dosta vire
Anda bizi anmayanlar bunda da unutsun dimiş

8 Ne bir acını toyurdum ne bir gönülek giyürdüm
Ne bir gönüle girdüm yâ bana niçe itsün dimiş

9 Eyidün Yûnus'a tursun yüzini topraga sürsün
Ögüdin kendüye virsün okudugın dutsun dimiş

Günümüz Türkçesi:

1. Hak'tan haber geldi yine kullar hazırlık yapsın demiş. Toplanıp evliyadan bir el etek tutsun demiş.
2. İşimin nihayeti yakîndir, müftü ve hacı [yoldan] sapmıştır. Miracı göreyim diyen dervişliği tutsun, demiş.
3. Fani dünyadan geçeriz, ebedî ülkeye göçeriz. Dosta armağan gerektir, yüklü yükünü tutsun, demiş.
4. Bu saray kalıcı değildir, önünde sonunda oraya varır.  Burada hazırlık yapmayanlar o evi unutsun demiş.
5. Ben severim şu kulumu: Yoksul ola, sabreyleye. Benden ona yol eyledim, Mi'râc'ıma gitsin demiş.
6. Şu kahırla kazanıp güle güle yedirenlerin perdelerini kaldırdım, cemalime baksın, demiş.
7. Dosta varan her kişi armağanını dosta versin. Orada bizi anmayanlar burada da unutsun, demiş.
8. Ne bir acı doyurdum, ne bir gömlek giydirdim. Ne bir gönüle girdim, ya bana nasıl [armağan] etsin demiş.
9. Söyleyin Yûnus'a dursun, yüzünü toprağa sürsün. Öğüdünü kendine versin, okuduğunu tutsun, demiş.

Yorumlar