1 Bir ay gördüm bu gice kamu burclardan yüce
Esritdi gönlüm cânum bilmezem hâlüm niçe
2 Nûr Muhammed nûrıdur Halîlu'llâh sırrıdur
Sanasın kim açıldı Uçmak'dan bir deriçe
3 Ol ayun şu‘lesinden ‘âlem münevver oldı
Gönlümdeki çerâgı uyardı ulu hoca
4 Müdde‘î bizi görmez gözine girersevüz
Gerekse yüz kez varsun Ka‘be'ye ulu hacca
5 ‘Âşıklarun yüzinden bellüdür benizinden
Her kim ‘âşık olmadı benzer kurı agaca
6 Kur'agacı n'iderler kesüp oda yakarlar
Bülbüller öticegiz nevbet degmez dürrâca
7 Yûnus'ı ögen ögsün sögen Yûnus'a sögsün
Keçe suya salupdur ne durur irte gice
Günümüz Türkçesi
1. Bu gece bir ay gördüm, tüm burçlardan daha yüce,
Gönlümü, canımı mest etti, hâlimi bilemem nice (nasıl).
2. [O] nur, Muhammed’in nurudur, Halilullah’ın sırrıdır,
Sanırsın ki cennetten açıldı bir pencere.
3. O ayın ışığından âlem nurlandı,
Gönlümdeki kandili uyandırdı (yaktı) ulu hoca.
4. İddiacı (müddei) bizi görmez, gözüne girsek de,
İsterse yüz kere gitsin Kâbe’ye, ulu hacca.
5. Âşıkların yüzlerinden, benizlerinden belli olur,
Her kim âşık olmadıysa, kuru bir ağaca benzer.
6. Kuru ağacı ne yaparlar? Kesip ateşe atarlar,
Bülbüller ise öter durur, sıra gelmez turaca.
7. Yunus’u öven övsün, söven Yunus’a sövsün,
Keçeyi suya salmış; ne durur sabaha kadar?
Müfredat:
turaç: Sülüne benzer bir kuş.
Keçeyi suya salmak: işlerin çıkmaza girmesi, düzensizleşmesi veya içinden çıkılmaz bir hâl alması anlamında kullanılır. (Deyimin Kökeni: Keçe, suya dayanıklı ve sık dokulu bir malzemedir. Suya atıldığında suyu emmez, ancak ıslanıp ağırlaşır ve toparlanmaz, eski şeklini kaybeder. Bu yüzden keçeyi suya atmak, bir işi zayi etmek, kurtarılamaz hâle sokmak ya da elden çıkarmak anlamında mecazî bir ifade haline gelmiştir.)
Yorumlar
Yorum Gönder